top of page

Elektronik Muzik Tarihinden kIsaca bahsetmek gerekirse...

Updated: Mar 4, 2023


Günümüzde elektronik müzik dediğimiz de, çoğunlukla ilk aklımıza gelen türler EDM, trap, house, dubstep, techno gibi müzik türleri yada genel olarak dj’ler ve çeşitli popüler müzikler aklımıza geliyor diyebiliriz. Oysaki elektronik müzik daha geniş bir anlama sahip ve hayatımızın pek çok yerinde de var olmakta olan bir müzik türüdür.





Elektronik müzik, elektrik ile çalışan bir takım devreler yoluyla ses üretmeniz ve bu seslerle bir kompozisyon oluşturmak demektir. Teknolojinin gelişimi ve yapılan icat ve buluşlar, yeni enstrumanlar elektronik müzik stilleri haricinde rock, jazz, RnB, reggie, funk, soul, disko, klasik müzik gibi daha pek çok akustik müzik türlerine de yön vermiştir. Müziğin yan kolları olarakta incelediğimizde çeşitli film müzikleri yada sound effect’leri, ses tasarımı, bilgisayar oyunu müzikleri, reklam müzikleri, telefon melodileri, kapı zili ve genel olarak otomobil, uçak, buzdolabı gibi daha pek çok yerde ve günlük hayatta kullandığımız pek çok cihazda bazen bir müzik, melodi yada bazen bir anlam ifade eden bir sinyal olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gün teknolojinin müziğe kattığı değerler çok büyüktür ve müziğe önemli ölçüde yön vermiştir. Bugün akustik kaydedilmiş bir klasik müziği bile elektronik aletler vasıtasıyla kaydedebilir ve dinleyebiliriz. Aslında tüm bu gelişmeler elektriğin keşfi, teknolojinin ve bilimin gelişimiyle de beraber müzik için üretilen tasarımlarda zaman içinde değişmiş, müziğe ve ihtiyaca göre tasarımlar ve tasarımların sebep olduğu yeni müzik yaklaşımlarıda birbirleriyle paralel bir şekilde gelişmiş ve birbirlerini devamlı olarak etkilemiştir.




Elektronik müzik; elektronik aletler yadırmıyla yapılan müzik türüne verilen isimdir. Bu enstrumanlar düşük kuvvetli sistemlerdir ve transistör, kapasitör, tümleşik devre gibi parçalar kullanılır. Temel olarak ikiye ayrılırlar. Elektromekanik enstrumanlar ve elektronik enstrumanlar. Elektromekanik enstrumanlara Telharmonium, Hammond B3, Rhodes, elektrik gitar gibi örnekler verilebilirken elektronik enstrümanlarda Theramin, Synthesizer, bilgisayar örnekleri verebiliriz. Elektromekanik enstumanlar için sesin üretiminde mekanik tür yaylar, güç amfikatörleri ve hoparlör gibi elemanlar sayabiliriz. Elektronik olan enstrumanlar ise direkt saf elektrikten sesler üretmek üzerine tasarlanmıştır.








İlk elektronik müzik örneklerine ve ensturmanlarına bir göz atalım. Herşey 19. yüzyılın sonlarıda başladı. Elektronik anlamda ilk müzik denemeleri İtalya’da görüldü. Tam olarak bir Tonal bir melodisi olmayan yada deneysel ses üretmek üzerine kompozisyonlar idi. Bu dönemlerde yapılan ilk enstruman icatları hiç bir şekilde satılmadı ama bunun yerine çeşitli halk gösterilerinde kullanıldı.



19. yüzyılın sonlarında mekanik fonograf icat edilmiştir. Bu sesi kaydetmenin ve üretmenin önemli bir yolu idi ve 1920 yılında ise besteciler tarafından kulanılmaya başlanmıştır. Filmlerde de bu teklnoloji kullanılmaya başlanmıştı. Bu teknikler filmleri grafiksel olarakta değiştirebilme imkanı sunmaktaydı. Almanya, Amerika, Rusya gibi ülkelerde çeşitli film ve film müzikleri örnekleri görüldü.



1940’lara yaklaştığımızda kaydedilen bantların yönlerini ve hızlarını değiştirerek ve çeşitli şekilde bu kayıtları manipüle ederek çeşitli kompozisyonlar yapılmaya başlanmıştır. Bu stilin Fransa’da gelişmiş olan Musique Concrete ismini verdikleri örneği en ünlülerinden biridir. İlk pratik kayıt cihazları Almanlar tarafından icat edilmiştir. 1. Dünya Savaşı’nın hemen bitmesinin ardından bu keşifler Amerika’ya getirildi ve ilk defa burada üretimi başlamış oldu.




Bu ilk enstruman örneklerinden en önemlilerinden biride Telharmonium veya diğer bir adıda Dynamo-phone’dur. Amerika’da icat edilmiştir. Enstrumanın mucidi Thaddeus Cahill patent için başvurduğu ve doldurduğu formda ilk kez “sentez” terimini kullanmıştır. Bu aletten sadece 3 tane üretilmiş. Aletlerin en ağırı 200 ton ağırlığında imiş ve telefon hattına bağlanabilme özelliği varmış. Bu sebepten ötürü burda yapılan müziği hotel, restoran gibi yerlere ulaştıra bileceklerini ve buralarda abonelik sistemi ile müzik satıp ulaştırabileceklerini düşünmüşler ve bu iş için büyük yatırımlar yapılmıştır. Telharmonium additive synthesis yapıda bir enstrumandır.









Batı dünyasında ve tarihe Leon Theramine olarak geçmiş olan Rus fizikçi Lev Sergeivich tarafından 1919’da üretilen Theramin, ilk üretilen enstrumanlar arasındadır. Şüphesiz ki en başarılı olanıdır. Theramin aslında Rus hükümeti tarafından desteklenen bir araştırma projesinin ürünüdür, ancak daha sonra Leon Theramin tarafından bir enstruman olarak Amerika’ya götürülmüş ve 1928 yılında patenti alınmıştır. Bunu izleyen yıllarda da ticari üretim haklarını RCA firmasına devretmiştir. O dönem RCA adı altında 500 enstruman üretilmiş gözüksede bu enstrumanlar aslında General Electric and Westinghouse tarafından imal edilmiştir. Gerçekte tahmini olarak 850 kadar enstruman satılmıştır ve bu enstrumanlarında tahminen yarısının halen günümüzde var olduğu ve kullanıldığı düşünülmektedir. Theramin dünya tarihindeki yapılmış olan ve dokunulmadan çalınan ilk ve tek enstrumandır. Ünlü synthesizer firması Moog’ta 1953 yılında kurulmuş ve ilk olarak kendi theramin tasarımını üretmiş ve satmıştır. Bu dönemden yine Tannerin olarak bilinine Electro-Theramin yada Trautonium gibi enstruman örnekleride verebiliriz.










Yeni çıkan bir çok akım ve elektronik müzik enstrumanlarının yanı sıra müzisyenler daha çok yeni besteler yapmaktan dışında ilk başlarda eski eserlerin,klasik eserlerin bu enstrumanlarla yeni versiyonlarını yapmayı daha çok tercih etmişlerdir. Daha ilerleyen yıllarda bu enstrumanlar ile yeni müzikler yeni besteler yapma fikri giderek daha çok yayılmaya başlamıştır.







1935 yılında Telharmonium’dan esinlenerek onun daha modern bir şeklini yapma amacıyla yola koyuldukları çalışmalar sonucu Hammond icat edilmiştir. Hammond'ta additive bir enstrumandır. Yani fundemental bir frekansın üzerine harmonik dereceleri ekleyerek sesi biçimlendirir. O dönem Hammond kilise orgları içinde ucuz bir alternatif olarak görülmüştür. Bir süre sonrada caz ve Blues müzisyenleri arasında da popüler olmuş ve ileriki yıllarda Deep Purple, The Allman Brothers And, Pink Floyd, Yes gibi rock grupları tarafında da çok kullanılmıştır.




Sadece elektronik jenatatörler ile yapılmış olan ve nota olarak ve yeni bir eser olarak yayınlanan ilk müzik ise Karlheinz Stockhausen tarafından 1953 yılında Almanya’da üretildi, kaydedildi ve yayınlandı. 1953'te Stockhausen, Studie I'i, 1954'te Elektronische Studie II'yi besteledi. 1955'te daha deneysel ve elektronik stüdyolar ortaya çıkmaya başladı. 1950 ve 1953 yılları arasında elektronik müzik yapma fikri hızla Japonya ve Amerika’yada sıçramıştı. 1950 yılında en önemli gelişmelerden biride müzik üretmek ve bestelemek için üretilmiş ilk bilgisayarın icadı oldu ve bu bilgisayar ile ilk algoritmik müzik bestelenmiş oldu. Bilgisayarsız algoritmik müzik ise daha önceden çeşitli besteciler tarafından kullanılmıştır. Önemli örneklerinden biri W.A. Mozart’ın Musikalisches Wülrfelspiel isimli eseridir.






Bu dönemlerde Japonya ve Almanya’da elektronik müzik stüdyoları kurulmaya, araştırmalar ve denemeler yapılmaya başlanmıştır. İlk japonyada kurulan stüdyoda çok modern devreler tasarlanılmış ve çok özel sinüs jeneratörler, ring modülatör ve band pass filtreler dizayn edilip kulanılmaya başlanmıştır. Amerika’da da Colombia-Princeton Center’in kuruluşu aynı şekilde çok büyük önem taşımaktadır.













Bugünün müziğinede daha çok yön veren voltaj kontrollü synthesizer’lar ise 1960 yıllarda modüler sistemler olarak ortaya çıkmıştır. Bunların en önemli iki mucidi olarak Arthur Robert Moog ve Don Buchla’dır. Bunların haricinde Syn-Ket, Arp gibi firmalarıda sayabiliriz. Ama bu iki mucit günümüzdede ortalama olarak 2015’li yıllara kadar tasarımlar üretmeye ve müziğe yön vermeye devam etmişlerdir. Moog daha çok subtractive sistemler konusunda ün yaparken Don Buchla ise additive sistemler geliştirmeye yönelmiştir. Buchla alışıla gelmiş klavye ile yapılan ve alışıla gelmiş müzik üretme mantığı dışında daha ilginç noktalara yöneldiği için yaptığı tasarımların değeri çok daha sonralarda anlaşılmaya başlanmıştır. Bu sebeple Moog hep daha çok ünlüdür yada herkesin ilk duyduğu-öğrendiği analog synth firmasıdır diyebiliriz. Bu dönemlerde ilk satışa çıkan synthesizer’da Moog Modular’dır. Wendy-Carlos’un kaydettiği Swiched-on Bach albümü tarihteki en önemli kayıtlardandır.







En önemli konulardan biride 1950’li yıllarda Japonya’da başlayan davul makinası üretme fikri ile başlayan ve Ace Tone’un R-1 Rhythm Ace, 1960,larda Yamaha Electone, Korg Mini Pops gibi tasarımlar ileriki yıllarda daha başka drum machine’lerin üretilmesine sebebiyet verecek ve bütün popüler müzik dünyasını sarıp sarmalayacaktır. Ace Tone’da bu drum machine’leri tasarlayan Kakehashi daha ileriki yıllarda bu firmadan ayrılır ve Roland Comporation’u kurar. Onun yaptığı drum machine’ler işte gerçekten günümüz müziğininde çok önemli ölçüde biçimlenmesinde etkili olmuştur. Roland TR-808 ve TR-909 bunların en ünlülerindendir. Japonya’da 70’li yıllarda olan bu gelişmelerden hemende sonra üretilen Technics SL-1100 ve SL-1200 turntablism müziğininde doğmasına sebebiyet vermiş ve bu pikap tasarımlarıda halen günümüzde kullanılmaktadır.




1960 ‘lı yıllarda Jameica’da gelişen Dub müziği ilk popüler elektronik müzik örneklerindendir. Bu dönemlerdeki rock gruplarından The Beatles, Beach Boys gibi grupları örnek verebilirken, 1970,lerde ise Pink Floyd, Yes, Emerson,Lake and Palmer ve Genesis gibi grupları sayabilir. Avrupa’da ise Kraftwerk, Tangerine Dream, Can ve Faust gibi grupları sayabiliriz. 1970’lerin ortalarında da Jean Michael Jarre, Vangelis, Tomita ve Klaus Schulze gibi isimleri sayabiliriz.





1970’lere geldiğimizde monophonic voltaj kontrollü synthesizer’lar daha ufak, kompakt ve klavyeli formları ile daha performans yapmaya ve taşınmaya uygun hale gelmiş ve dolayısıyla tercih edilirlikleri artmıştır. Bunların arasından en önemlilerinden biri Moog Minimoog Model D’dir. Bu dönemde önemli 12 firma synthesizer üretmeye başlamıştır. Bunlardan en önemlileri Moog(ABD), Squential Circuits(ABD), Arp(ABD), Oberheim(ABD), Roland(Japonya), E-MU(ABD), Korg(Japonya), EMS(İngiltere) ve Yamaha(Japonya)’dır.


1975’li yıllarda polyphonic synthesizer tasarımlarına yönelinmiştir.1975 yılında Moog Polymoog modelini tasarlamıştır. Sequental Circuit ise Midi ile ilgili synthesizer üreten firmaları bir araya toplamış ve günümüzde halen kullanılan ve 30 sene kadar hiç upgrade edilmeden olduğu gibi kullanılmaya devam edilmiştir. Bugün dijital tüm enstrumanlar içinde halen vazgeçilmez bir protokoldür. Sadece günümüzde usb ve firewire gibi formatlarada uyarlanmıştır. Bunca yılın ardından ilk midi upgrade’i olan MIDI 2.0 ise 2020 yılında gelmiştir. 80’li dönemlerde dijital teklonojininde gelişimiyle beraber analog-dijital hibrit tasarımlar üretmeye yönelinmiş ve patch’leri save edebildiğiniz tasarımlar üretilmeye başlanmıştır. En ünlülerinden Sequental Circuit Prophet 5’in çok kullanıldığı gruplar olarak David Bowie, Peter Gabriel, Rick Wakemani Genesis,No Doubt, Jean Michael Jarre, The Prodigy, Radiohead ve Euryhmics gibi grup ve sanatçıları sayabiliriz.








İlk dijital sentezleyicilerde 1980’li yıllarda üretildi ve ilk örneklerinden Yamaha GS1 ve Yamaha DX7’yi sayabiliriz. Roland’ın ünlü tasarımlarından TB-303 TR-808 ve TR-909’da aşağı yukarı bu yıllarda üretilmiştir. Saydığım 3 tane machine analog bir sinyal yoluna sahip olup dijital step sequencer ile tasarlanmıştır ve yazdığınız pattenleri kaydedebilme özelliğine sahiptir. Sadece TR-909'un bazı zil ve hihat kanalları dijital sampling yoluyla ses üretmektedir ve bu şekilde hybrit bir tasarımla daha doğal zil seslerine erişebilmişlerdir. Acid ve dans müziği, hiphop türlerinin doğmasına sebep olan bu aletler bir çok gruba ilham kaynağı olmuştur.










1980’ler dijital hardware tasarımları ve midi ile beraber bilgisayarlarında gelişmekte olduğu bir dönemdir. 1983 yılında Apple çeşitli sebeplerle ticari bir başarısızlık olmasına rağmen Lisa modelini piyasaya sürmüştür. Dönemin bilgisayarlarının kötü converter’ları sebebiyle Chiptunes dönemi sound’unun önemli vazgeçilmez bir rengi haline gelmiştir. Mac için şunu da belirtmek gerekir ki pencere mantığı yada kullanıcının ikonlar ve menülerle etkileşime geçmesini sağlayan grafik kullanıcı arayüzle(GUI) satılan ilk kişisel bilgisayar olma özelliğinide taşımaktadır. Apple bundan bir yıl sonra daha ucuz ve hızlı olan Machintosh modelini Ridley Scott’un çektiği ünlü reklam filmi ile kullanıcıya tanıtmıştır. Yine bu dönem içinde Comodore 64 ve Steinberg’in ürettiği 16 kanallı sequencer yazılımı önemli gelişmelerdendir. Aynı yıl Digidesign firmasıda California’da kurulmuştur. Atari ve Mac için ilk Softsynth isimli fm synthesizer yazılımını piyasaya sürmüştür. Alman Motu firması 1987 yılında bilgisayarlar için ilk Performer adında ilk müzik programını çıkarmıştır. Steinberg Cubeis yazılımı ise ilk Atari’den sonra Mac için 1990 yılında çıkarılmıştır. 1991’de multitrack kayıt ve miks imkanı sağlayan Digidesign Protools piyasaya sürülmüştür.



1990’lı yıllarda dijital teklonoji hızla gelişmeye devam etmiş ve değişik sentez teknikleri ve bunları uygulayabilen synthesizer tasarımları ortaya çıkmaya başlamıştır. Physical Modeling sentez teknikleri ile çok daha gerçekçi enstruman taklitleri ortaya çıkmaya başlamıştır. 1996 yılında Steinberg’in VST mantığını ortaya koyması ile PC dünyasında inanılmaz bir hareketlenme olmuş ve bir sürü küçük küçük yazılım firmaları plug-in tarzı effect ve enstruman yazılımları tasarlamaya başlamıştır.



1990’lar da elektronik dans müziği çok popüler bir hale gelmiştir. Günümüzde kısaca EDM (Electronic Dance Music) kısaltmasıyla geçen bu kavram tüm popüler müziği ve gece klüplerini etkisi altına almıştır. Ünlü elektronik müzik festivallerinde de Electric Daisy Carnival, TomorrowLand Festival ve UltraMusic Festival gibi festivaller bu dönemde doğmuştur. Cd formatınında bu yıllarda çıkması sektörde önemli bir gelişmedir.





Artık 21.yüzyıla girdiğimizde dijital teklonoji,bilgisayarlar,yazılımlar ve software synthesizer’lar tamamen bu müziğin ekseni haline gelmiştir. Bu dönemde bilgisayarlar hızlanmış gelişmiş ve artık stüdyolardaki yerini aldıktan sonra live performanslarında vazgeçilmez bir enstrumanı haline gelmişti. İnternet ve erişiminde hızlandığı bu dönemde artık bilgi de çok daha hızlı yayılmaktadır. Bu dönemde Chiptunes dediğimiz devre bükme tarzı ortaya çıkmaya başlamış insan elindeki aletleri tamir edebilme, kalibrasyonlarını anlama, daha karışık ses sentezlerini anlama ve uygulama, devreleri kendine göre upgrade etme yada oyuncakların devrelerini ve sinyal akışını değiştirip değişik fonksiyonlar ekleyerek bunlarıda müzikleri içinde kulanmaya yani Circuit Bend’in başladığı bir dönemdir. Atari Punk Console, Dub Siren yada Speak and Spells bunların en ünlülerindendir.





1990’lı yıllarda insanların “Şu elimizdeki hantal synthesizer ve drum machine’leri elimizden çıkaralım ve derli toplu, güçlü, bilgisayarlı bir sisteme geçelim” dedikleri bu dönemde bu eski hardware’lar çok ucuz fiyatlara hatta bazen değerininde altında fiyatlarla ikinci el pazarlarında satılmaktaydı. 2000 yıllara girdiğimizde ise ilginç bir şekilde bu aletlerin kıymeti tekrar sorgunlanmaya başlandı. Bu dönemlerde 1996 yılında Almanya’da Dieter Doepfer’in kurduğu Doepfer Musikelektronik kendi power suply’ı ve 3U Eurorack isimli rack sistemini ortaya koydu. 2020 yılına kadar popülerliği gittikçe büyüdü ve 2015-2020 arası synthesizer satışlarında ciddi büyümeler yaşandı. 470’ten fazla firma bu rack formatına modül tasarımları üretmekte ve 7000’den fazla modül tasarımı bulunmaktadır. Eski sistemlere göre çok daha küçük ince bir tasarıma sahip olan Eurorack formatı 3,5mm jack dizaynı ilede diğer rack formatlarından ayrılmaktadır. Son 11-12 senedir ise artık bütün önemli vintage synthesizer ve drum machine tasarımlarının günümüz teklonojisi ve malzemeleriyle klonları yada günümüze uyarlanmış veya gelişmiş versiyonlarıda yapılmaya başlandı.




Dünyada bu gelişmeler yaşanırken Türkiye’de de birçok sanatçı ve elektronik müzik aleti üreticisi ortaya çıkmıştır. Ülke olarak elektronik müzik tarihine yön veremesekte birçok başarılı girişim olmuştur. Örnek vermek gerekirse en önemli isimler olarak Bülent Arel, İlhan Mimaroğlu, Mehmet Aktuğ gibi isimleri sayabiliriz. Bülent Arel 1959 yılında Rockfeller bursu ile New York’a gitmiştir. Ünlü ve önemli kuruluşlardan biri olan Columbia-Prinston Electronic Music Center’ın kuruluşunda bilgi ve tecrübesi sebebiyle önde gelen önemli isimlerden biri olmuştur. 1962 yılında Amerika’dan Türkiye’ye geri dönmüş ve tüm bilgi ve birikimini ülkesine ve insanlara bunu aktarmak istemiştir. 1962 yılları arasında Ankara Radyosu Müdürlüğü’nü yaparken bir yandan da konservatuar ve Gazi Eğitim’de öğretmenlik yapmayı sürdürmüş, ama en önemli girişimlerinden biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde bir elektronik müzik merkezi kurmak için büyük çaba göstermiştir. Ülkemizden destek göremeyincede tekrar bir çok önemli insanın ve yeteneğinde başında geldiği gibi ülkesini terk etmeye zorlanmış ve tekrardan Amerika’ya taşınmış ve çalışmalarını orada sürdürmeye devam etmiştir. Bugün bile elektrik ve teknolojinin gelişimi göz önünde bulundurulduğunda bence ülkemiz adına büyük ve önemli kayıplardan biri olmuştur. İlhan Mimaroğlu’da bu yıllarda Columbia-Prinston Electronic Music Center’de aynı şekilde Rockfeller bursu ile gitmiş ve burada bir çok müzik ve kompozisyon çalışmaları yapmıştır.



Ayrıca ülkemizde son 30-40 seneyede baktığımızda dünya çapında yada sadece yerli piyasada var olan bir çok yazılım, stompbox gitar pedalı, rack hardware ses işleme üniteleri, amfi, stüdyo monitörleri, elektrik gitar gibi pek çok enstruman ve ekipman üreticisi ortaya çıkmıştır. Ayrıca pop müzikten elektronik müziğe, klasik müziğe kadar pek çok alanda elektronik sesler ile müzikler üretildiğinide belirtmemizde fayda var.


Daha çok üretelim, daha çok okuyalım, daha çok araştıralım, daha çok anlatalım, daha çok paylaşalım.

408 views2 comments
bottom of page