top of page

Analog yada Modular Synthesizer'larimizi Nasil Kaydetmeliyiz?

Updated: Mar 4, 2023

Müzik yaparken ve üretirken özellikle elektronik müzik yaparken yaratıcı süreç haricinde önemli konulardan biri de kayıt konusudur. Belki bazılarımız ses mühendisliği gibi konulara aşina olabilir yada zaten profesyonel, senelerdir bu işi yapıyor ve bu konular hakkında bir terübeye sahip olabilir. Bir yandan da aramızda bu işe çok yeni başlamış yada hobi olarak bu işlerle uğraşıyor, evinde ufak bir sistem kurmuş ve boş zamanlarında müzik yapıyor da olabilirsiniz. Genelde bir çoğumuzun ortak bir özelliği ve isteği bilgisayardan biraz olsun uzaklaşmak e o yüzden de bu şekilde müzik üretmeyi tercih ediyor yada bilgilerini çok daha derinleştirmek isteyen bu konuda uzmanlaşmak isteyenlerin içine daldığı bir konu olarakta bakabiliriz. Modular dünyasının imkanları ve genişliği gerçekten ucsuz bucaksız bir dünya. Bir noktada işin ucu kaydetmeye geliyor. İster profesyonel olsun ister hobi olarak müzik yapıyor olsun bir noktada bir video yada bir ses kayıdı yapıp ve onu bir platform üzerinden müziğimizi paylaşmak istiyoruz. Aslında analog ekipmanlar ve analog synthesizer yada modular synthesizer kullanmak ve bu sesleri doğru bir şekilde kaydetmek aslında çok büyük bir bilgi-birikim-tecrübe gerektiriyor. Kişi bu konular, bu dil-jargon hakkında bilgi sahibi değilse kendini uzay boşluğunda kaybolmuş gibi hissedebiliyor. Bu yazıdaki amacımızda en azında bu işin kayıt kısmındaki bir takım temel konular üzerinde yardımcı olabilmektir.


Modular ve analog synthesizer seviyeleri profesyonel kayıt sistemlerinin seviyelerine göre oldukça yüksektir. Öncelikle synthesizer ve kayıt sisteminizi birbirlerine bağlarken dikkatli olmanızı önerebilirim.


Katogorilere bölecek olursak düşükten yükseğe doğru:


1- Microphone Level (-60dbu ve -40dbu arası olarak tanımlanır. Mikrofon seviyesi çok düşük bir seviyeye sahiptir ve preamplar kullanılarak ciddi oranlarda yükseltilir. Buda ortalama 1.2Vpp civarındadır.)


2- Instrument Level (Elektrik gitar, elektrik bas, rhodes gibi pasif manyetikli ve düşük voltajlı enstrumanlar / 0.077Vpp)


3- Line Level (Line out'u olan rack unit'ler, keyboard'lar, bazı drum machine'ler, mikserler yani 2Vpp ye sahip enstrumanlar ve ekipmanlar)


4- Analog ve Modular Synthesizer Level (Yüksek voltajlı çıkışları vardır. Seviyeler 5Vpp'ten 10Vpp arasındadır.)


Buradaki en önemli hususlardan biri tüm kayıt ekipmanları, soundcard ve preamfiler aslında tüm bu live level enstrumanlar ve mikrofonlar için tasarlanmıştır. Synthesizer level dediğimiz şey bunun çok çok üzerinde olduğu için çıkış seviyemizi her zaman ciddi bir oranda düşürmemiz gerekmektedir. Bu zayıflatma işlemini genel olarak bir VCA'nın çkışında yer alan pasif attenutor'ü kısarak yada siz en son çıkışa bir pasif attenuator ekleyerek yapabilirsiniz. Pasif olması aktif devreye göre çok daha şefaf ve sesi bozmadan natural bir şekilde duyuracaktır. Sesi VCA'nın input'undan yada VCA üzerindeki mikserden sesi düşerseniz VCA'nın yarattığı noise'a daha çok yaklaşmış olursunuz. Bu kayıda da daha çok noise kaydedeceğiniz anlamına gelir. Bu sebeple VCA'ya doğru ve yeterli bir seviyede giriş yapmış olup sonrasında pasif bir attanuator ile sinyali düşürmeniz daha doğru bir yaklaşımdır. Zaten AC Coupked bir VCA kullanıyor iseniz VCA çıkışında DC filtrelemesini yapacaktır.


3,5mm TS olan jack outlarımız var ise onları 1/4 TS jack a convert edip kullanabilirsiniz. Bunu yapmak için 3,5mm to 1/4 TS kablo ile yapabilirsiniz. Ayrıca Bu tarz bir converter yada hub gibi bir arabirimde kullanabilirsiniz. Bu şekilde TS kablolar ile sinyali taşıdıığımız zaman bu Unbalanced olarak adlandırılır. Belki çok uzun mesafeler (3 metre gibi) sinyali taşımıyor iseniz kabul edilebilir bir yol olabilir. Yinede profesyonel dünyada sinyaller her zaman Balanced olarak bir yerden bir yere kablo ile taşınır ve bu yöntem ile sinyalin kablodaki yolculuğu esnasında kapabileceği gürültüler engellenmiş olur. Balanced kablolar TRS yada XLR türünde olabilir.


Bu çıkış sinyalini daha pratik ve doğru bir şekilde yakalayabileceğiniz Output modülleri bulunmaktadır. Bu modüller aynı zamanda ses sinyallerine DC filtreleme işleminide gerçekleştirirler. Bazı Output modülleri Unbalanced'ta olabilir. Bunların Balanced olanları ve örnekleri çok az da olsa transformer'lı olan modelleride mevcuttur. Genel olarak stereo sinyalleri girebileceğiniz şekillerde dizayn edilmişlerdir. Bu modüllerin bir çoğu Dual Mono olarakta kullabilir yada girdiğiniz tek bir mono sinyali çoğaltmayada yarayabilir. Ayrıca kulaklıkla da dinlenebilmesi için stereo bir kulaklık çıkışı ve tüm çıkışlar için bir volume kontrol potansı bulunur. Böyle bir output modülü kesin kural olmamakla birlikte ve tek çözümü bu olmamakla birlikte kullanmanızı tavsiye ederim.


Preamplarınızı mümkün olan en uygun ve düşük seviyede ayarlayınız. Bir çok preamp'ta pad switch'i bulunur ama bazıları sesin geçtiği devre elemanları sebebiyle bazen sinyalde bozulmalar yaratabilir. Pad kullanmanın iyi olup olmadığını da kontrol ediniz ve pasif attenuator üzerinden sesi kısmayı bir kez daha düşünün. Sonuçta VCA'lar ve filtreler ile yada wave formu nasıl yarattığımızla ilgili olarak zaten çok büyük bir renk skalasına sahibiz. Bunların haricinde özellikle çok renkli bir sese sahip bir preamfiye de gerek olmayabilir. Konu preamfi olunca tabiki transformerlı yada tüplü tasarımlarında ses çok büyük etkileri olduğunu söylememek yanlış olurdur. Şunu belirmem lazım ki belkide en iyi en pahalı preampfiye ihtiyacınız olmayabilir. Bu durum şu anlama gelir: Tabiki kaliteli bir ses çıkması için 20hz-20khz arası temiz flat bir frekans tepkisine sahip bir preamp olması gerekir. Kalite bu noktada gereklidir ama preamp dediğimizde aslında mikrofon sinyallerini doğru bir şekilde yükseltmesi ve çok fazla yükseltmesi gerektiriği için de pahalı olurlar ve bizim aslında synth ve drum machine kaydederken bu kadar gain'e ihtiyacımız yoktur. Hatta çıkan sinyali düşürmeye ihtiyacımız var. Elektrikte yüksek sinyali çok doğru bir şeklide sinyali bozmadan pasif bir şekilde düşürmek çok kolaydır ama sinyalleri bozulmaya uğramadan 2 kat - 3 kat yükseltebilmek için çok kaliteli komponentler ve çok ciddi bir mühendislik tecrübe gerektirir. Preamfiler bu yüzden bu kadar pahalıdır. Genel olarak daha çok parayı tüp ve transformerlara veriyor olursunuz. Aslında sonuç olarak özellikle de bir soundcard değilde bir AD-DA converter kullanıyor iseniz synthlerinizi sadece pasif olarak düşürerek ve converter'a direk olarak giriş yaparakta kaydedebilirsiniz. Tüplü hardware donanımlar (preamp-eq-compressor gibi...) çok çok daha az tercih edilirken belki transformer'lı tasarımların sese gerçekten güzel etkileri olabileceğini belirtmek isterim. Bu sound'uda eklemek için illaki bir preamp yerine rack bir eq yada compressor'de kullanabilirsiniz. Sonuçta ekleyeceğiniz herşey sese ve o o an ki patch'inize iyi geleceği anlamına da gelmez. Aslında elektronik müzikte iyi ses çıkmasındaki en önemli nokta yaptığınız ses tasarımı ve programlama tekniklerinizdir. Bunun haricinde synthesizer'inizin sesini sevmiyorsanız önce onu iyileştirmeye çalışın. Daha sonra peşine farklı bir sinyal zinciri kurmayı düşünebilirsiniz.


Kayıt aşamasına geldiğimizde burda bir kaç farklı yok izlenebilinir. Yolların her biri arasında avantajları ve dezavantajları mevcuttur. Genelde insanların daha çok tercih ettiği bir yol stereo kayıt almaktır. Zaten müzik yapıyorsanız ve sinyallerinizi bir stereo'ya summing ediyor bir hoparlöre yada bir kulaklığa gönderiyor iseniz bu kayıdı da gerçekleştirmek bundan çokta farklı olmayacaktır. Kayıt yöntemi olarak en pratik yollardan biri bu olduğu gibi dezavantajlarıda mevcuttur. Bu şekilde profesyonel bir ses çıkarmak ve bu kayıdı yayınlayabilmek ve çok iyi neticeler elde edebilmek mümkündür. Seslere teker teker müdahale edemediğiniz için sesler çok daha natural duyulacaktır. Tabi bu durum şunu getiriyor. Herşeyi o andan tek bir seferde müziğinde, çaldığınız take’inde, miksin ve frekansların dağılımınında çok doğru olması ve sonrada düzeltmeye ihtiyaç duycağınız hiç bir şeyin olmaması gerekiyor. Bunun için en başta çok doğru bir akustik, monitöring sistemi ve ciddi bir bilgi ve tecrübe gerekiyor. Bu gibi hatalar olduğu zaman yine bir takım plug-in’ler ile stereo track'i proses ederekte bir takım düzeltmeler yapabilmeniz mümkündür. Şunu unutmak lazım ki plug-in’lerde olsa bu düzeltme ve yaptığınız processing'in bir bedeli olaraktır. Proses ettiğiniz her notada belli oranlarda bozulmalar olacaktır. Belki bazıları çok gözünüze batacak, belkide bazılarıda sizin için kabul edilebilir bir seviyede olacaktır ama stereo track üstünde çalışmanın ve orda hatalar düzeltmeye çalışmanın bir sesi düzetlmeye çalışırken yada sadece bir enstruman, bir kanaldaki hata ile ugrasırken plug-in o saniyeye denk gelen bütün kanallarda proses olmak zorunda kalacağı için processing esnasında oluşan bozulmalar bütün müziğe etki etmeye başlayacaktır. Bu bir stereo track üstünde çalışmanın en zor tarafıdır.


Bir diğer yol ise multitrack kayıt yapmaktır. Bu noktada programming’iniz el verdiği sürece kanalların her birini summing etmeden ayrı ayrı olarak bir kayıt cihazına gönderebilirsiniz. Bu şekilde bütün kanallar ayrı ayrı olarak kaydedilir. Edit ve miksi daha sonradan tekrardan değiştirebilmenize ve miks aşamasında daha yaratıcı fikirler ekleyebilmenize, sonradan inthebox yada analog olarak mikse yine devam edebilmenize olanak tanır. Çok kanallı kayıt yaptığınız zaman müziği çalarken size psikolojik olarak daha özgür ve cesaretli hareketler yapmanızada yarıyabilir. Çünkü elinizle bir knob’u fazla çevirdiğinizde yada filter'ı fazla açtığınızda bunu daha sonradan editleyerek yada miksleyerek olması gerekti yere koyabilme, hatanızı düzelte bilme imkanınız olur. Bu üretim sürecinde bazende istediğimiz bir şey olabiliyor. Ayrıca sesleri layer-layer programlamak istediğimizde ve bir sesi bir kaç kanal olarak keydetmek ve ona göre proses etmekte günümüzün en önemli yaklaşımlarından biridir. Bir synthbass'i 4 kanal-3 layer olarak kaydettiğimiz düşünürsek bunun yanı sıra bir kick-snare-hihat ayrı ayrı kaydetsek birde mono olarak lead synth kaydetsek zaten 8 kanala çok rahatlıkla varmış oluyoruz. Tüm delay, reverb, granular gibi texture ve efektleride %100 Wet gibi düşünüp ayrı layer ve kanallar olarak kaydetmek mümkün. Bu şekilde efekleride sonradan eq’layabilir yada kompresleyebilirsiniz.


Müzik multitrack olarakta kaydedilmiş olsa da daha sonradan yine miks yapmak gibi bir zorunluluk yok. Gerçekten seslerin yeteri kadar iyi olduğuna emin iseniz buna karar verebilecek tecrübe ve ekipmanlara sahip iseniz, istediğiniz-hedeflediğiniz ses ve müzik tarzı’da buna uygun ise bu yolda gerçekten çok profesyonel duyulabilir. Elinizde multitrack yapılmış bir kayıt varsa miks yaparak belki üretim aşamasındaki kadar zamanınızın bir yarısınıda miks üzerinde geçirmek şarkıyı miks olarakta bilgisayarda yada analog gear'lar ile işlemeninde müzikal olarakta, duyum-tavır-renk olarakta çok büyük etkileri olduğunu söylemek mümkün. Sadece miks ile de çok büyük müzikal etkiler elde etmek mümkündür. Teknolojinin bize sunduğu nimetler ile de bu alanda çok fazla düzeltme ve müzikal dokunuşlar yapılabilinir. Bu şekilde bir prodüksiyon mantığında yapılan bir çok müzik türüde bulunmaktadır.


Field record yapan cihazları adı üstünde olduğu gibi her yerde her alanda kayıt yapabilmenizi kolaylaştırmak için tasarlanmış kayıt cihazlarıdır. Bu cihazlar genelde kendi üzerlerindeki mikrofonlar ile kayıt alabildiği gibi üzerlerine ekstradan dynamic yada condenser mikrofonlar eklenebilmekte yada bu girişler hem line hemde xlr için olup synthesizerlarınızıda bağlayıp heryerde direk olarak bu alete kayıt yapabilirsiniz. Bu aletlerin kayıt kalitesine ve hepsi için çok kötüdür diyemem. Ama profesyonel bir kayıt deyince böyle birşey olduğunuda söyleyemem. Gerçekten bir stüdyo ortamında iyi converter iyi clock generator ve iyi kablolar, iyi preamplar ile yapılmış bir kayıt gerçekten çok büyük fark yaratacaktır. Soundcard ve AD-DA converter'larıda karşılartırırsak aynı şeyi söyleyebiliriz. Soundcard'larda aslında field record yapan kayıt cihazları gibi daha portatif amaçlar için üretilmiştir. Ufak ama fonksiyonel ve bir konserde, tatilde size profesyonel imkanlar sunmaya odaklı küçük, kolay taşınabilir tasarımlardır. Soundcard deyince içinde midi, clock generator, converter, kulaklık preamları, mikrofon preampları gibi bir çok aletin birleşiminden oluşur. Mönitör seviyenizi ayarlayabileceğiniz bir knob yada bir monitör kontrolü olabilir. Profesyonel converter'lar ise daha sade ve işlerini çok daha iyi yapmak üzerine tasarlanmış ürünlerdir. 8 kanallı bir converter ortalama 1U rack formatındadır ve sadece preamfisiz 8 input-output gibi sayılarda giriş ve çıkış bulunur. Bir çoğu converter kulaklık preamfisi içermez. Monitör kontroller olarak kullanılamaz. Üzerlerinde hazır gelen bir midi in-out bulunmayabilir. Dolayısıyla çok daha profesyonel ama masraflı ve uğraşlı bir iştir. Sonuçta bir alet tasarlanılırken ufak ve fonsiyonel tasarımlar yapabilmek için ve portatif olabilmek için tabiki bazı komponentleri azaltmaları, bazı özelliklerden de vazgeçmeleri, belki bazı büyük olması gerken komponentlerin daha küçük muadili olabilecek versiyonları ile tasarlanması gerekmektedir. Bu durumunda ses üzerinde elbetteki olumsuz etkileri mevcuttur.


Eurorack'ler için in-out olarak ve soundcard converter olarakta görev görebilecek olan Expert Sleepers modülleri bu konuda gerçekten çok faydalıdır. DC coupled olmasınında her zaman avantajı ve dezavantajı vardır. Expert Sleepers modüllerinin DC coupled olması aslında yüksek modüler sinyalleriniz ve en önemlisi ENV, LFO gibi CV sinyallerinizide DAW'lara kaydedebilmenize olanak tanır. Bu filrin yine tam tersini vurgulama gerekirseki Audio sinyalleride kaydederken yine AC girişler veya transformer'lı olması yine daha çok tercihimiz olacaktır.


Kayıt yaparken monitoring ve kayıttaki geçikme oranlarınıda düşünerek doğru bir converter seçmeye çalışmanız çok daha sağlıklı olacaktır. Direct monitörüng özelliğine sahip değilseniz yada plug-in'ler ilede aynı anda canlı olarak plug-in'ler ile prosesler yapıyor iseniz düşük geçikme oranları sizi daha çok mutlu edecektir. Düşük gecikme oranı için bir diğer önemli konu ise özellikle kayıt alırken Daw'ınızın buffer sizer ayarlarını olabilecek en düşük orana getirmeye çalışın. (128sample gibi)


Sonuç olarak nasıl kayıt yapacağınzı anlamak çokta kolay bir iş değil. Bu ayrı bir uzmanlık alanıdır. Burada duyup gördükleriniz buzdağının sadece ufak bir kısmıdır. Yinede buradaki amacımız size bu yazı ile beraber bir takım konular hakkında yol gösterebilmek ve bu konuya biraz olsun ışık tutabilmekti. Umarım herkes için faydalı olur:)

157 views0 comments
bottom of page